Depresyon derin üzüntü, bazen hem üzüntü hem sıkıntı haliyle birlikte konuşma, hareket, düşünce alanında , yavaşlama, durgunlaşmaya eşlik eden isteksizlik,değersizlik, güçsüzlük, karamsarlık duygu ve düşüncelerinin bulunduğu , kişinin ruhsal halini derinden etkileyen, sosyal ve mesleki alanlarda büyük sıkıntılar oluşturan en yaygın psikiyatrik hastalıklardan biridir.

Yaşam boyu gelişme olasılığı kadınlar için % 10- 20, erkekler için % 5-12 dir. Böyle bir hastalığı bulunanların birinci derece akrabalarında 1,5- 2 kat sık bulunur.

Depresyondaki birey kendini çökkün, mutsuz, ağlamaklı veya kederli hisseder. Bazı bireylerde bu durum kendini aşırı sinirlilik, kızgınlık veya çabuk öfkelenme şeklinde de gösterebilir. Depresyondaki üzüntülü(depresif) duygudurum günlük hayatta sıkça yaşanan hüzün veya keder halinden acı verecek yoğunlukta olmasıyla farklıdır. Diğer belirtileri şöyle sıralayabiliriz. Genel isteksizlik, ilgilerde azalma, daha önce zevk aldığı etkinliklerden zevk alamama, enerji kaybı, yorgunluk hali,konuşma , düşünme ve davranışlarda yavaşlama, dikkati yoğunlaştırma yetisinde azalma,uyku değişiklikleri, iştah değişiklikleri ve genellikle buna bağlı kilo kaybı,çeşitli fiziksel yakınmalar,yetersizlik değersizlik suçluluk duyguları, ölüm ve intihar düşünceleri.

Depresyon belirtileri başlamadan önce sıkıntı, kaygı hali ve hafif şiddette depresif belirtilerden oluşan ve birkaç haftadan birkaç aya kadar değişebilen bir başlangıç dönemi bulunabilir. Kişi bu durumu gelip geçici bir bunalım dönemi gibi görebilir. Çevrenin de desteğiyle kendini zorlayarak bunları yenmeye çalışır. Başaramadıkça güçsüzlük, çaresizlik, umutsuzluk duyguları artar. Ağır şiddetteki depresyonlarda belirtiler çok daha şiddetli olduğundan hastanın tedaviye başvuru süresi daha kısa olabilir. Depresif tablo oluştuktan sonra tedavi edilmez ise belirtiler genellikle 6 aydan uzun sürer .

Görülme sıklığı sosyal ve mesleki işlevsellikteki kayıp derecesi , kişiye verdiği ızdırap düşünüldüğünde psikiyatrik tedaviye yanıtı oldukça iyi olan bir rahatsızlıktır.

Tedavide hastalığın şiddetine , hastanın bireysel özellikleri ve tercihine göre ilaç tedavisi, psikoterapi ve çoğunlukla her iki yöntemin birlikte uygulanması oldukça etkilidir. Özellikle belirtilmesi gereken bir konu da sıkça yanlış olarak yorumlanan antidepresan ilaçların bağımlılık yaptığı bilgisidir. Antidepresan ilaçlar bağımlılık yapma potansiyeline sahip değildir ve vücut için oldukça güvenlidirler. Depresyonun uzun süren bir hastalık olması, belirtilerin tedricen azalması tedavinin belli bir süre devam ettirilmesini gerekli kılar. Yapılan araştırmalar belirtiler düzeldiği için ilaç tedavisini erken kesen hastaların % 25-50 sinin 6 ay içerisinde belirtilerinin yeniden ortaya çıktığını göstermektedir. Ayrıca depresyon tekrarlama eğiliminde olabilir. Bunu azaltmak için antidepresan tedavi doktor eşliğinde belirli bir süre devam ettirilir. Muhtemel bağımlılık yanlış anlaması ilaçların yeterli süre ve dozda kullanmayı öngörülen süreden önce bırakan hastalarda belirtilerin tekrar başlaması ile ilgilidir.

Tedavide destekleyici , bilişsel -davranışçı, kişilerarası ilişki odaklı veya psikanalitik yönelimli terapiler gerek tek başına gerekse ilaç tedavisiyle birlikte uygulanır. Hamilelik, emziriyor olmak , ilaç kullanmak istememek gibi durumlarda yada hafif depresyonlarda tek başına kullanılır. Ayrıca en önemli kullanım amacı hastalığın tekrarlamasını önlemektir.