Panik bozukluğu ; tekrarlayan ve beklenmedik anlarda ortaya çıkan panik ataklarıyla seyreden,hastanın sonraki ataklarla ilgili beklenti endişesi yaşayıp kaçınma davranışı sergileyebildiği bir bozukluktur.

Panik atak diyebilmek için aşağıdaki belirtilerden en az dördünün (ya da daha fazlasının), ani olarak başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaştığı, yoğun bir korku ya da rahatsızlık döneminin olması gerekmektedir.

 

 

1.Çarpıntı, kalp atımlarının hissedilmesi, kalp atım hızında artma olması,

  1. Terleme,
  2. Titreme ya da sarsılma,
  3. Nefes darlığı ya da boğulma hissi,
  4. Soluk kesilmesi,
  5. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi,
  6. Bulantı ya da karın ağrısı,
  7. Baş dönmesi, dengesizlik, sersemlik hissi ya da bayılacakmış gibi olma,
  8. Çevre değişiyor veya kendi değişiyor gibi hissetme                           10. Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu,                          11. Ölüm korkusu,

12.Uyuşma ya da karıncalanmalar,

  1. Üşüme ya da ateş basmaları.

 

Panik bozukluğu hastalarının %50-65’inde agorafobi bulunur. Agorafobi, panik atak veya benzeri belirtilerin ortaya çıkması durumunda, kaçınmanın zor olacağı, yardımın ulaşabilir olmayacağı bir yer veya durumda bulunmakla ilgili duyulan anksiyetedir ve korkulan yer ya da durumlardan belirgin kaçınma davranışı sergilenmesine yol açar.

Toplumda sık görülen bir psikiyatrik bozukluktur ve yaşam boyu yaygınlık oranı % 1.5 -3 olarak bilinmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 26 olup, kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre 2-3 kat daha fazladır.

Panik bozukluğunun gelişiminin öncesinde stresli yaşam olayları görülebilmektedir. Bu konuda yapılan bir araştırmada, olguların yaklaşık 2/3’ünde, hastalığın başlamasından önceki 6 ay içinde stresli yaşam olaylarının mevcut olduğu belirlenmiştir. Bu olaylar görülme sıklığı dikkate alınarak şu şekilde sıralanmıştır: Sevilen bir kişiden ayrılma ya da ayrılma tehditi yaşama, iş değiştirme,cgebelik, göç, evlilik, okuldan mezun olma, yakın bir kişinin ölümü, fiziksel hastalık.

 

Hastalığa, diğer psikiyatrik bozuklukların (agorafobi, depresyon, diğer anksiyete bozuklukları, alkol bağımlılığı) eşlik etmesi yaşam kalitesini bozar ve sosyal yaşamı olumsuz olarak etkiler. Özellikle beklenti anksiyetesi ve kaçınma davranışları sebebiyle, hastaların işlevselliklerinde belirgin derecede bozulma görülür.

 

 

Panik bozukluğu hastaları yaşadıkları durumu açıklayamadıkları, nedensel zincirde yerini belirleyemedikleri icin yoğun anksiyetelerini bastırmak amacı ile başta davranış değişikleri olmak üzere çeşitli yollara başvururlar. Panik ataklarının olası tehlikeli sonucları ve yeni atakların olabileceğine dair yoğun bir endişe ve kaygı hali uyumu bozucu ceşitli davranışlara yol açabilir. Hastalar ataklara neden olabileceğini düşünülen etkinliklerden, yiyecek ve içeceklerden vazgeçebilirler. Ataklara karşı önlem aldıklarını düşünerek evden çıkarken alkol, madde, ilac kullanabilirler.Panik bozukluğu hastaları çeşitli ilaç ve maddelere karşı duyarlı olduklarından bu hastaların çoğu yan etki yaşayabileceklerini düşünerek ilaç prospektüslerini dikkatli bir biçimde okuyup; potansiyel tehlikelerine karşı ilaç almayı reddebilir ve ilaç almaktan kaçınabilirler.

Panik bozukluğu kişilik değişikliklerine neden olabilir. Hastalar hastalık öncesi çok dışa dönük, bağımsız ve aktif olmalarına karşın panik bozukluğundan sonra bağımlı, pasif,sorumluluk almayan, diğer insanlardan yoğun istekleri ve beklentileri olan, sosyal faaliyet ve arkadaşlarından kacınan duruma gelebilmektedir. Bu değişiklikler uygulanan tedavilerle önemli ölcüde düzelebilmektedir

Tedavide ilaçlar ve bilişsel davranışçı terapiler kullanılır. Tedavi başarısı oldukça yüksektir.