Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastalar küçük şeylere üzülen, başlarına olasılıklar içinden en kötüsünün geleceğini düşünen, sürekli bir kaygı ve huzursuzluk içindeki kişilerdir.

Daha ayrıntılı tanımı şöyledir. En az 6 ay boyunca hemen her gün ortaya çıkan , bir çok olay ya da etkinlik ( iş ya da okul başarısı gibi) hakkında aşırı kaygı ve üzüntü duyma, bu üzüntü ve kaygıları kontrol etmede güçlük çekme, ek olarak huzursuzluk, aşırı heyecan, kolay yorulma,konsantrasyon bozukluğu, irritabilite, kas gerginliği, uyku bozukluğu gibi 6 belirtiden en az üçünün bulunması.

Toplumda yaklaşık olarak % 5 oranında bulunur. Kadınlarda erkeklerden 2 kat sıktır. Önemli bir özelliği de diğer psikiyatrik rahatsızlıkların(depresyon, alkol madde kullanımı, diğer anksiyete bozuklukları gibi) en sık eşlik ettiği hastalık olmasıdır.

Başlangıç yaşı ortalaması 20 li yaşların başıdır. Hastalığın belirtileri genellikle yavaş yavaş artar. Sıklıkla stresli bir yaşam olayı belirtilerin görülür hale gelmesine yol açar. Hastalığın gidişinde düzelme  ve alevlenmeler vardır.

Belirtiler sık görülen, sıradan denilebilecek stresli bir yaşam olayıyla şiddetlenir. Kişi bu olayı yaşadığı tüm belirtilerin sebebi olarak gösterme eğilimindedir ve bazen çevresindekileri bu olayın gerçekten de bu denli kaygı uyandırabileceği konusunda ikna etmede başarılı olabilir. Bedensel yakınmalar kaygı ve korku haline eşlik etse de  bazen  bu yakınmalar o denli yoğunlaşır ki ek bir endişe kaynağı haline gelir. Kas gerginliği , baş ağrıları, mide barsak şikayetleri, ağrılar ,çarpıntı  göğüste sıkışma hissi görülebilir.

Hastalar genellikle bu belirtileri sıklıkla çok uzun süredir taşıyor olduklarından  neredeyse durumlarına alışmışlardır. Mevcut durumun üzerine depresyon panik bozukluk  ya da alkol kullanım bozukluğu gibi diğer psikiyatrik rahatsızlıklar eklenmedikçe psikiyatrik tedaviye başvurmazlar. Oysa ki  yaşam kaliteleri eskisine göre oldukça bozuktur.

Tedavi  psikolojik girişimler ve gerekiyorsa ilaç tedavisi ile yapılır. Psikolojik girişimler  güven verme,  belirtilerin açıklanması, çatışmaların saptanması, uyumsuz tutumların farkına varılması, baş etme mekanizmaları kazandırılması ve  yaşam tarzı değişikliklerini içerir. Anksiyete hafif düzeyde ise sadece psikolojik girişimler yeterli olabilir. Daha ağır anksiyete durumlarında ve ya hastanın  günlük işlevselliği çok bozulmuşsa   psikoterapiye ek olarak ilaç tedavisi birlikte kullanılabilir.